Susmak, konuşmanın ardında kalan bir sessizlikti.
Nefes almak imkânsızdı kıyıya vuran gecelerde.
Gökyüzü hiç olmadığı kadar hüzünlü, yağmur yağmayacak kadar sessiz,
Güneş ise açmayacak kadar yorgundu.
Beklemek soluksuz bir yalnızlık gibiydi.
Bir adım hüzün, bir adım hasret gibiydi ayağımıza batan taşlar.
Yürüdük akrebin yelkovanla anlaşamadığı saniyelerde.
Dakikalar hüznü keder geçiyordu yol ayrımının köşelerinde.
Ve biz…
Ayağımıza dikenler bata bata yürüdük.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.