Yazıldığı zamandan bu yana her yılın en çok okunan kitapları arasında yer almayı başaran Çalıkuşu, günümüzde yazılsaydı eğer, yine uğraşmak ister miydi susuzluktaki papatya? Yaşı başını alanlar değil sadece; gençler, çocuklar, bebekler, hayvanlar, ağaçlar, çiçekler, mevsimler, galaksiler…
Zaman bile ne kadar dağınık, ne kadar yorgun çabalamaktan. Bunca uğraş, içimizde solmasın diye direndiğimiz iki küçük umut tanesi için belki de.
Hangi uğraş mı? İşte geriye kalan birkaçı… Git gide azalıyoruz. Yaşımıza yenisini eklerken çoğalmak yerine azalıp duruyoruz insanlığımızdan, duygularımızdan, umutlarımızdan… Büyürken küçülen evrende, çoğaldıkça azalan olgunlaşamamış bireylere dönüşüyoruz. Evet evren de küçülüyor, hepimiz bir şekilde demiyor muyuz “Dünya harbiden çok küçük!” diye.
Bir sürü rastlantı var bu tepkiye sebep. Her sebep ise birbirinden aşırı farklı.
Bir gün falanca bir yerde hiç ummadığımız bir zamanda, hiç tanımadığımız biri öyle bir acı dile getiriyor ki, evet diyoruz yalnız değilmişiz. Bazen bir sınav çalıyor kapıyı, diyoruz ki “Bu sadece filmlerde olmuyormuş.” Bazı kurgular ne kadar gerçek, bazı gerçekler ne kadar da kurguymuş meğerse. Peki biz kendi yolculuğumuzda gerçeklerle mi ilerliyoruz yoksa kurgularla mı? Ne kadar da sancılıymış büyümek, fark etmek, hissetmek… Haklı olmanın haksız olmaktan, doğruları söylemenin yalan söylemekten daha ağır olduğu bir devir bu. Aynı bahçelerde
büyümeye devam etmek istediğimize emin miyiz veya bu istek için uğraşacak gücümüz var mı düşünmek lazım. İşin kötüsü şu ki bahçeden vazgeçmek de yetmiyor ama kalmaya ısrar etmektense en azından bir çözüme kavuşturuyor. Vazgeçmeli toprağı çürümüş bahçelerde, susuzlukla savaşmaktan. Sancılı da olsa farkına varmalı ve yerini değiştirmeli insan.
Şimdi toparlanmak ve yolun geri kalanını yürüyebilmek için ne lazım sevgili okur? David Hume’a kulak vermeli belki de; “Eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?”
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.